Bazılarımız, öfke, sıkıntı, yalnızlık, sevgisizlik, moral bozukluğu, hayal kırıklığı, yorgunluk gibi olumsuz duygular nedeniyle yemeğe yönelirken, bazılarımız ise mutlu, keyifli ve rahat olduklarında aşırı yeme ihtiyacı duyarlar. Yemek yemek, sosyal yaşantımızın ve kültürümüzün de bir öğesidir, diğer insanlarla olan yaşantımızın önemli bir ayağını oluşturur.
Yemelerini kontrol edemedikleri için kilo alanların sayısı oldukça fazla, bunun kaynağında yemeyi beslenmek, enerji sağlamanın dışında farklı anlamlar yüklemek neden oluyor. Sizin için yemek; bir kaçış, sıkıntı, yalnızlığı gidermek, mutsuzluk ile başa çıkmak amaçlı yeniyorsa, önce yemek ile duygularımızı doyurmaktan vazgeçmeli, yemeği sağlıklı bir beslenmenin aracı olarak görmeliyiz. Karnımızı yemek yiyerek doyurabiliriz ama duygularımızı yemek ile doyurmamız imkânsızdır. Duygularımızın kaynağını biz yaratırız.
Kilolu olmak kişiyi kötü hissettirir, görüntüsünden utanır, kendisine bir şeyleri yakıştıramaz, mutsuz olur, suçluluk duyar, sonrası mutsuz olduğunda ise daha çok yer ve bu kısır döngüden kendisini kurtaramaz. Pek çok kişi tok olduğu halde yediğini dile getirir, özellikle de atıştırmak kiloların en büyük nedenidir. Kişi üzüldüğü, öfkelendiği, kızdığı, yalnız ve sevgisiz olduğunu hissettiği zaman, hep yemek isteyen davranışlar içindedir. Tam tersi de olur; çok keyiflendiğinde, sevindiğin de, kutlayacak bir şeyleri olduğunda, kendini ödüllendirmek istediğinde de yemek ister.
Yemek Yemenize Neler Neden Oluyor?
Bu davranışların temelinde ise çocukluk döneminden başlayan yanlış davranışlar yatar. Birçoğumuz hatırlayacaktır. Tabağımızdakilerin hepsini bitirilmesi için baskı oluşturulması. Tabağımızda yemek kalırsa arkamızdan ağlayacak olması. Bunu bulamayanların var yönünde serzenişlerle suçluluk hissettirilmesi. İhtiyaçtan doyduktan sonra yemeyi tetikleyen, çocukların ileride yemek yerken, nerede duracaklarını bilmemelerine yol açan davranışlardır. Çocukların, bir yerleri acıdığında ya da ağza tatlı bir şeyler verilerek teselli edilmeye çalışılması, yemeğimizin hepsini bitirdiğimizde herkesin onu daha çok sevdiğini dile getirmesi, onaylanan, takdir edilen çocuk olması, en önce bitirmek, yemek konusunda başkaları ile karşılaştırılmak, yemeği yenmesi için her türlü yolun denenmesi, yemeği eğlenceye dönüştürmek, oyunlar, oyuncuklar bağrış çağrış içinde, televizyon karşısında yenen yemekler, yiyeceklerin ceza veya ödül aracı olarak kullanılması gibi daha niceleri daha sonraki yaşamımızda beslenme ile ilgili yanlış kalıplar oluşturmamıza neden olur.
Farkındalık eğitimi ile kişilerin hatalı olan beslenme biçimleri konusunda bilinçlendirdiğinizde; artık tok olduğunda yemek yemeyen, atıştırmalardan uzak duran, sağlıklı beslenmeyi benimseyerek, kilolarını kontrol edebilen kişilere dönüştüklerini görmek ve bunu başarmanın imkânsız olmadığını söyleyenlerin sayısındaki artışı izlemek, biz sağlıklı beslenme üzerinde çalışanlar için gurur duyduğumuz, mutlu olduğumuz başarılarımız oluyor.
Estetik adına kişinin önem verdiği değerlere dönmesi beraberinde özsaygıyı, yüksek benliği getiriyor. Kişiler kendileri ile daha barışık oluyorlar ve yaşamdan daha fazla keyif alıyorlar.
Ruhumuzu ve duygularımızı nasıl beslemeliyiz
Mutlu insan enerji dolu, aktif ve zinde olur. Tersine, mutsuz olduğunu ifade eden insan; hep bir şeylerden şikâyet eder, gergin, yorgun ve karamsar olur.
Beynimiz negatif düşüncelere daha kolay odaklanır, olumlu düşünmeyi öğrenmek çok önemlidir. Obsesif düşüncelerinizden sıyrılın, her şeyin kontrolünüzde olması gerekmiyor, rutinleri kırın, yeni hobilere yelken açın. Kendiniz şımartmalı, ruhunuzu nasıl telefonunuzu şarj ediyorsanız onun da sevgiyle beslendiğini unutmamalısınız. Kendinize ödüller verin, ara sıra kendinize çiçekler alın, şık bir kafe de kendinize kahve ısmarlayın, masaj yaptırın, spa keyfi yaşayın… Önce kendinize sonra etrafınızdakilere sık sık gülümsemeye çalışın. Hatta kahkaha atın, neşe saçan kişiler cazibe merkezi gibi kişileri çevresinde toplarlar. Motivasyon artırıcı olumlu düşünmenizi sağlayacak kişisel gelişim kitaplarını takip edin. Kendinizi zorlayın biraz hatta pembe gözlükler alarak yaşantınıza espri katın. Sosyal bağlantılarınıza önem verin, arkadaşlarınızı ailenizi dostlarınızı arayın. Mutlu ve sağlıklı kişilerin güçlü sosyal ilişkileri olur. Biraz yavaşlamayı, ara sıra mola vermeniz gerektiğini unutmayın. Tatil yapmak bir ihtiyaçtır. “Hayır” demeye de alışmanız gerekecek. Öylesine tatlı bir şekilde hayır diyebilmelisiniz ki kimseyi incitmeden, bunu başarabilmelisiniz.
Aktif bir yaşamınız olmalıdır. Ayağınıza üşenmeyin, merdivenleri inin çıkın. Sürekli hareket halinde olun. Telefonla konuşurken bile ayağa kalkın. Masanızın etrafında dolaşın. Spor yapmak, yapamıyorsanız açık havada biraz yürümek bile size iyi gelecektir. Doğru nefes almasını öğrenin en iyi rahatlama aracıdır.
Bu yiyecekleri stresinizi azaltmak için yemelisiniz.
Serotonin seviyesini yükselten triptofan içeriği yüksek, doğal ve sağlıklı protein açısından zengin, hindi eti, kırmızı et, süt, peynir, yumurta, yoğurt, baklagiller, badem gibi kuru yemişler muz, kakao, sarımsak, gibi besinler tüketilmelidir. Stres ile mücadelede magnezyum ile tüm B grubu vitaminlerine öncelik verilmelidir. Ayrıca, magnezyum ile birlikte kalsiyum almak stresi azaltır. Yeşil yapraklı sebzeler, ıspanak, maydanoz, roka, tere, pazı, kuru fasulye, mercimek, nohut, baklagiller, magnezyumun iyi kaynaklarıdır. Süt ve süt ürünleri bol miktarda kalsiyum içerirler. Omega-3 yağ asidinin düzenli alımı ile bağışıklık sistemi güçlenir, balık keten tohumu ve ceviz yiyerek gerekli Omega 3 sağlarsınız, stres veya farklı nedenlerden kaynaklanabilecek çeşitli rahatsızlıklara karşı vücut daha dirençli olur. B6 vitamini serotonin üretiminde kullanılmaktadır. B6 vitamini açısından zengin yiyecekler tam tahıl ürünleri, ay çiçek çekirdeği, ceviz, bezelye, patates, Brüksel lahanası, kahverengi pirinç, muz ve avokadodur.
B12 vitamini ve B9 vitamini (folik asit) serotonin üretiminde birlikte çalışmaktadır. B12 açısından en zengin yiyecekler karaciğer ve kırmızı ettir. Bunlar dışında yumurta, peynir ve keten tohumunda da bulunmaktadır. Folik asit açısından zengin besinler ise şunlardır; yeşil yapraklı sebzeler, tam tahıl ürünleri, bezelye, brokoli ve lahanadır. Folik asit, ruh halinizi dengelemenize yardım eder. B vitamini yetersizliğinde; kaygı, sinirlilik gibi stres belirtileri artar. Beyinde serotonin hormonu salgılanmasına yardımcı olan, posadan da zengin olan lifli gıdalar, kompleks karbonhidrat kaynağı olan mevsim sebze ve meyveleri ile baklagiller ve tahıllardan faydalanılmalıdır. Taze olarak tüketilen meyve sebzeler değerli bir vitamin ve mineral kaynağı olmanın yanı sıra; aynı zamanda stresi engelleyici güçlü birer antioksidan olan flavonoidleri içerir. Stres sırasında vücutta C vitamini ihtiyacı artar. Turunçgiller, ahududu, kivi, ıspanak C vitamini yüksek besinlerdir.
Hazırlayan
Ocak 2015