Beslenmemizde yer alan beyazlar, akla önce yasaklı olanları getiriyor:
Şeker, un, tuz: Gerçekten bu besinler, hayatımızı tehdit eden sağlık sorunlarının da nedeni olarak gösteriliyor.
Ya faydalı olan beyazlar? Onlar ise genellikle kış mevsiminin baş tacı olan beyaz sebze ve meyvelerdir: Lahana, kereviz, pırasa, karnabahar, mantar, soğan, sarımsak, turp, şalgam, armut elma, muz…
Sağlıklı kalmak için ihtiyacınız olan tüm besinleri aldığınızdan emin olmak için; beslenmenizde genellikle doğal renklere yer vermek gerekir. Turuncu, yeşil, kırmızı, sarı, beyaz sebze ve meyveler; doğada geniş bir ürün yelpazesini içerirler ve her biri, sağlıklı olmamızı destekler.
İçeriklerinde alisin ve flavonoidler bulunan beyaz renkli besinler, LDL kolesterolü düşürüp, kalp hastalıkları riskini azaltarak; çeşitli hastalıklara ve tümörlere karşı bağışıklık sistemini güçlendirirler.
Karnabahar:
Bu beyaz çiçek; lif, folik asit ve potasyumdan zengindir. Antioksidan ve anti-enflamatuar özellikler taşır. Kalp hastalığı ve kanser gibi inflamasyon ile ilişkili hastalıklara karşı, vücudun korunmasına yardımcı olur.
Pırasa:
Besin değeri yüksektir. İçeriğinde C, K ve B vitaminleri, potasyum, kalsiyum, silisyum, manganez, kükürt, bakır, iyot ve demir bulunur; yüksek oranda lif içerir.
Sarımsak:
Sarımsaktaki “allicin” maddesi, kendine özgü kokusunu vermenin yanı sıra; bakteri gelişimini önler, bedenin bağışıklık sistemini uyarır yani antibiyotiklere benzer etkiler yaparak, bedendeki enfeksiyonlara karşı savaşır. Sarımsak yemenin, damarlarda kanın akıcılığını arttırdığı, kan kolesterolünü düşürücü etkileri olduğu ve damar sertliğine bağlı kalp hastalığına karşı koruyucu olduğu yönünde çalışmalar mevcuttur. Salata, makarna sosu, yoğurt, çorba ve etlere ezilmiş sarımsak eklemek, yemeklerin lezzetini de arttırır. Sağlığımıza yararlı bu etkilerinden faydalanmak için, sarımsağın diyetimize katılması ve haftada 2-3 kez, bir-iki diş sarımsak yemenizi öneririm. Daha fazla tüketilmesi, sarımsağın yararını artırmaz. Ayrıca, sarımsağın yüksek sıcaklıklarda pişirilmesi, sağlığa yararlı etkilerini azaltmaktadır. Çiğ olarak tükettiğinizde, kokusundan rahatsız olursanız, üstüne maydanoz çiğnemek fayda sağlar.
Hipertansiyonu olan hastaların dikkatini çekmek istediğim nokta ise; sarımsağı, tedavi amaçlı kendilerine önerilen ilaçların yerine kullanmamalarıdır. Bu konuda mutlaka doktorların denetiminde olmaları ve onların tavsiyeleri doğrultusunda davranmaları gerektiğidir.
Mantar:
Mantarların bünyelerinde yüksek oranda su bulunur; yağ oranı ise yok denecek kadar düşüktür. Bitkisel protein değeri yüksek; karbonhidratı çok azdır yani kalorisi çok düşüktür. Vitamin ve mineraller bakımından zengindir. Bu özellikleri ile mantarlara, sağlıklı bir diyet listesinin ilk sırasında yer vermek gerekir. Mantarlar; B vitamini, selenyum, bakır, potasyum içerir. Bir diğer özelliği ise D vitamini içermesidir. Mantarlar, et yemeyenler için de çok önemli bir kaynak olabilir. Önceleri sadece doğada tabii olarak yetişen mantarlar; daha sonra yerini, suni ortamlarda yetiştirilen kültür mantarlarına bırakmıştır. Tat ve aroma bakımından zengin olan doğa mantarları karşısında kültür mantarlarının üstünlüğü; her şeyden evvel zehirsiz olmalarından kaynaklanmaktadır.
Kereviz:
Kerevizde; protein, fosfor, demir, potasyum, A vitamini, C vitamini, E vitamini, kalsiyum bulunur. Tam anlamıyla bir vitamin deposu olan kerevizin kalorisi çok düşüktür; diyet yapanların özellikle tercih edebileceği bir sebzedir. Kereviz, su-tuz metabolizmasını ayarlar; ödemi çözmede etkisi olur. İdrar söktürür; idrar yollarını ve kanı temizler. Tat itibariyle buruk, hatta baharatımsı bir tadı vardır. Kokusu bazen rahatsız edici olsa da; pişirildiğinde, bu koku daha aza inebilir. Uykusuzluğa ve strese de iyi gelir. Yaprakları da yararlıdır. Yemeğin içerisine tat ve lezzet vermesi için yaprakları da ayırarak koyabilirsiniz.
Soğan:
Bu besinin; kırmızı, sarı, beyaz ve yeşil olmak üzere, farklı renkleri mevcuttur. Çok güçlü tadı ve benzersiz lezzeti ile Türk mutfağının vazgeçilmezleri arasındadır. Kükürt, flavonoid ve kuersetin gibi, hastalıklara karşı vücudun savunmasını kuvvetlendiren antioksidanlar içerir. Soğanın hem tansiyonu, hem de kan şekerini düşürücü etkisi olduğunu ve mikrobik hastalıklara karşı koruyucu olduğunu söyleyebiliriz.
Turp:
Folik asit, C vitamini, potasyum, kükürt, kalsiyum ve demir minerali içerir. Özellikle kış aylarında, salatalarımızda ilave edebileceğimiz sağlıklı yiyeceklerden biridir. Karaciğeri ve mideyi çalıştırır. Turp, içerdiği yüksek oranda demir ve folik asid ile kansızlığa karşı önerilir. Fazla tüketildiğinde, gaz şikâyetlerine neden olabilmektedir.
Elma, Armut ve Muz:
Evet, onların kabukları farklı renklerde; ama bu lezzetli meyvelerin et kısmı beyazdır.
Elma;
Quersetin ve polifenoller içerir. Bunlar, bağışıklık sistemini kuvvetlendiren antioksidanlardır. Elmanın kalorisi düşüktür ve içinde bulunan petkinden dolayı doyurucudur. Diyet için mükemmel bir meyvedir. Kan şekeri düzeyini ve yüksek tansiyonu olumlu bir şekilde etkiler; kabızlığı önler. Ayrıca, petkin kolesterolü (LDL) düşürür; atardamarları koruyan faydalı kolesterolü (HDL) yükseltir. Demir, C vitamini ile birleştiğinde, organizma tarafından emilimi artar. Ayrıca elmada her ikisi de vardır. Özelikle kabuğu ile tüketmek gerekir. Bu şekilde, dişiniz için de eşsiz bir temizleyicidir.
Armut;
Antioksidanlar ve bol miktarda lif içerir; kalorisi düşüktür. Armutta B1, B2, B3, C vitamini, folik asit, fosfor, potasyum ve kalsiyum mineralleri bulunur. Besleyici, bağırsak çalıştırıcı ve idrar söktürücü olan armut; sodyum ve klordan yoksun olduğu için, tuzsuz rejimlerde öncelikle yer alır. Potasyum açısından zengin olan armudun, özellikle kalp ve böbrek hastalıklarında bol bol tüketilmesi önerilir.
Muz;
Özellikle çocukların severek yediği bir meyvedir. Vitamin ve mineraller bakımından çok zengindir; yüksek ölçüde lifi de bünyesinde barındırmaktadır. Sindirim sistemini yormayan nadir yiyeceklerdendir. Muz, özellikle mideye çok faydalıdır. Mideyi güçlendirir ve korur. Ülser ve gastrit rahatsızlığı olanlara çok iyi gelir. Ayrıca kabızlığı giderir. Böbrek iltihabı ve bağırsak hastalıklarında yararlıdır. Bununla birlikte potasyum ve magnezyum bakımından zengin olan muz; kan basıncının düzenlenmesine yardımcı olur. Hatta kandaki kolesterol oranını düşürür; kalp ve damar hastalıklarına karşı koruyucudur. Aynı zamanda stresi azaltır ve tansiyonu düşürür. Adet sancılarını azaltır. Vücudun ve beynin yorgunluğunu giderir; enerji verir. Tok tutucu ve doygunluk hissi verici bir meyve olduğu için – biraz kalorisi fazla olsa da – diyet yapanlara rahatlıkla önerilebilir. Ayrıca muz, depresyona karşı etkilidir. İçerdiği amino asitler sayesinde, vücuttaki serotonin seviyesini yükselterek; kişinin daha mutlu olmasını sağlar. Bununla birlikte B vitaminleri bakımında zengindir ve sinir sisteminin düzenli çalışmasına yardımcı olur.