İnce bele sahip olmak, herkesin hayalleri arasında yer alır.
Gelişmişlik ve buna bağlı gelişen yaşam şekli, fiziksel görünümümüzü de değiştirdi; boyumuz uzadı, ayak numaralarımız büyüdü, belimiz kalınlaştı.
Kadında ince bel, zarafet ve güzelliğin sembolüdür. Bir önceki yüzyılda kadınlar, ince bir bel için, vücutlarını, kum saati gibi gösteren, “korse” denen cendereye mahkûm ettiler. Sonrasında bu çaba ve zahmetin sağlıklarını olumsuz etkilediğini görünce, yavaş yavaş bundan vazgeçip korse giymeyi reddettiler.
Eskinin ideal 90-60-90 olan ölçüleri ve bel kalça oranı değişime uğradı. Günümüzde kadınlar artık çok daha düz vücut hatlarına sahip olmaya başladılar: Daha kalın beller, daha dar kalçalar. Kadınlar, yeteri kadar ince hatlara sahip olduklarında kendilerini daha çekici buluyorlar.
Estetik mi, sağlık mı? Bel çevresi ölçümündeki değerler aynı zamanda sağlıklı olmanın göstergesidir.
Şimdilerde bel inceliği, aynı zamanda sağlıklı yaşam için de önem kazanmaya başladı. Kadınların bel kalınlığının 88, erkeklerin ise 102 santimetreyi geçmemesi gerekiyor. Bel bölgesinde toplanan yağlar; insülin direnci, karaciğer yağlanması, yüksek kolesterol, Tip 2 diyabet gibi hastalıklara neden olabileceği gibi, kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskini de artırır.
Bel çevresinin kalınlaşması; karbonhidrat, şeker, işlenmiş gıda ve fast food tarzı beslenmenin artması ile ilişkilendiriliyor. Bu tarz bir beslenme ile kanda insülin üretimi artırıyor; insülin yüksekliğinde, özellikle yağ, vücudun belli bölgelerinde, en çok da karın ve bel bölgesinde depolanıyor.
Tükettiğimiz gıdaların çoğunun üretiminde ve korunmasında ya da lezzet ve görüntü kalitesini arttırmak için sağlığımız için zararlı kimyasallar kullanılıyor; bunu tüketen kişilerin hormonal yapıları bozuluyor. Hormonlu gıdalar; vücuttaki hormon dengesinin ve bağışıklık sisteminin bozulmasına, şişmeye, yağlanmaya neden oluyor.
Belin kalınlaşmasında etkili faktörlerden biri de stres: Günümüzün, özellikle yoğun çalışma yaşamının getirdiği etkilerden birisi de uzun süreli stres altında olmak. Bu ise yağ artışında etkisi olan kortizol hormonu artışını tetikliyor.
Bir diğeri ise masa başı çalışması, gelişen teknolojinin getirisi olan hareketsizlik. Daha fazla araba kullanıyor, yürümüyor, merdiven inip çıkmak yerine asansör kullanıyoruz.
Ne yapmanız gerekiyor?
Vücudunuzun yağ yaktığı yeri seçemezsiniz; bu nedenle bel ölçünüzün sağlık sınırları içinde olması için vücudun genelinden yağ, kilo kaybetmelisiniz.
Vücudun bir bölgesindeki yağı kaybetmek için salt tek bir noktada uygulanacak egzersizler ve bölgesel yağ kaybetmeye yönelik diyetler olduğunu hayal ediyorsanız yanılıyorsunuz! Vücudunuzun belli bölgelerinde biriken yağları ortadan kaldırmak için yapabileceğiniz herhangi özel bir egzersiz ve diyet gerçekten yoktur; çözüm, vücudun genelindeki kilo kaybıdır. Yağ yakmak için tüm vücudu, özellikle büyük kas gruplarını çalıştırmalısınız.
Mekik ve karın sıkıştırma çalışmaları bu bölgedeki yağları yakmaz ama buradaki kasları geliştirip gererek, sıkı bir görünüm elde edilmesini, sizin daha fit görünmenizi sağlar. Ayrıca, nabzınızı belli sayının üstüne çıkarmak için kardio (aerobik) hareketler yapmanız ve ağırlıklarla kasları güçlendirmeniz, vücudunuzu esnetmeniz ve germeniz gerekir.
Yağ kaybetmek için genel olarak daha az kalori tüketmelisiniz
porsiyon boyutuna dikkat etmeniz önemlidir. Öncelikle rafine şeker tüketimine dur diyebilmelisiniz; hele meşrubat olarak isimlendirilen gazlı içecekler ve hazır meyve sularının yanına bile yaklaşmayın. Beyaz ekmek ve hamur işleri gibi basit karbonhidratları unutun; meyve, sebze, kepekli makarna, yulaf ve kahverengi pirinç gibi kompleks karbonhidratları tercih edin. Bol miktarda lif açısından zengin sebze yiyin ve bol bol su için; beslenmeniz için yağsız proteinleri ve doymuş yağlar yerine çoklu doymamış yağlar seçin. Yağları yakmak için sağlıklı yağları ölçülü olarak tüketmelisiniz.
Her yemeğe biraz protein eklemek metabolizmanızı hızlandırmaya yardımcı olur. Çünkü proteinin sindirimi daha zordur ve sizi daha uzun süre tok tutar. Et, balık ve tavuğun daha az yağlı olanlarından seçmeniz ve kızarmış etten kaçınmanız gerekir. Derisiz tavukgöğsü ve hindi, mükemmel protein seçenekleridir. Yumurta, proteinlerin yanı sıra B12 vitamini içerir, bu da vücutta yağ yakılmasını arttırır ve yumurta yiyenler daha uzun süre tokluk hissederler.
Daha fazla sebze ve meyve tüketmelisiniz
Sağlıklı bireyler, günlük vitamin ve mineral ihtiyaçlarını karşılamalısınız. Bunun için 3-4 porsiyon meyve, 2-3 porsiyon da sebze yemelisiniz. Sebze ve meyveler; vitaminler, mineraller ile beta-karoten, likopen, polifenoller gibi antioksidanlardan zengindir.
Posalı beslenmeye özen göstermelisiniz… Günlük lif ihtiyacımız ortalama 25-30 gram kadardır. Posa tüketimini arttırmak için sebze ve meyve tüketiminin yanı sıra haftada en az 2 kez baklagiller tüketerek, beslenmenizi çeşitlendirmelisiniz.
Tuz ve şekeri azaltmalısınız… Vücudumuzun, tükettiğimiz kadar şeker ve tuza aslında ihtiyacı yok; yediğimiz her besin maddesi zaten bir miktar tuz ve şeker içeriyor. Yavaş yavaş vücudunuzu daha az şeker ve tuz tüketmeye alıştırabilirsiniz.
C vitamini ve kalsiyum alın… C vitaminlerinin, çalışmalar sonucu özellikle bel çevresinde toplanan yağı azalttığı ve egzersiz öncesi yeterli C vitamini alanların, daha çok yağ yaktığı, doğal yollardan alınan C vitaminin daha yararlı olduğu yönünde bulgular elde edildi. Yine, kalsiyumdan zengin beslenmenin kilo kaybında yardımcı olduğu konusunda çalışmalar yapılıyor ve karın ve bel bölgesinde biriken yağ kaybı için kalsiyum öneriliyor.
Geç saatlerde yemek yemeyin… Yatmadan önce yemek, yatağa dolu bir mide ile gitmek; bel bölgesindeki yağ depolamasını arttırır.
Hazırlayan
Banu Kazanç
Beslenme ve Diyet Uzmanı