
Besinlere mucize sıfatlar yakıştırılmasından, “süper” diye tanımlanmasından yana değilimdir. Favori yiyeceklerim var ama bunlar süper yiyecekler değil; öylesine bir ayrım yapmayı da sevmiyorum. Çeşitlilik çok önemlidir, insan türünün belki de en karakteristik özelliği; gezegenimizde yaşayan diğer canlı türlerinin beslenmelerine kıyasla, çok çeşitli besinleri tüketebilmesidir. Çeşitli besinlerle dolu dengeli bir diyetle, vücudunuz için gerekli tüm besin maddelerini alırsınız. Bu, beslenme yetersizliklerini azaltmakla kalmaz; aynı zamanda size, sağlıklı olmanız için sayısız yararlar sunar.
Sağlıklı beslenmeyi tarif ediyoruz
Sağlıklı bir beslenme modeli; bağışıklık sisteminizi desteklemek, enflamasyonu azaltmak, vücudunuzdaki ve beyninizdeki bütün sistemlerin uyum içinde çalışması için daha zengin ve daha çeşitli bağırsak florasını sağlamalıdır. Sağlıklı, dengeli bir diyetin temelinde her besin grubu yer almalı, meyve ve sebze, kabuğundan ayrılmamış tam tahıllar, yüksek kaliteli protein, yeterli süt veya diğer kalsiyum kaynakları ve sağlıklı yağlar olmalıdır. Besinlerin yararlarının artırılması için; pek çok besinin birlikte tüketilmesi “sinerjik etki” sağlayacaktır. Bazı gıdaları birleştirmek, besin değerlerini ve emilimi artırabilir.
Tohumlar, beslenmede giderek önem kazanmaya başladı
Vegan/vejetaryen beslenme modellerini benimseyenlerin sayısının giderek artmakta olduğunu gözlemliyoruz. Bu tür bir beslenme aslında pek çok fayda sağlamakla birlikte, hayvansal besinleri dışlaması ya da sınırlandırması açısından, özellikle eksik alınan hayvansal protein kaynakları yerine bitkisel proteinlere ilgiyi artırıyor. Bu tür beslenmeyi tercih edenlerde özellikle B12 vitamini ve Omega-3 yağ asidi alımının düşük olması, sağlıklı olmayı tehdit edebiliyor. Vejetaryen diyet az da olsa bazı hayvansal besinleri içeriyor. B12 eksikliği, veganlar için gerçekten büyük bir soru işareti; vejetaryenler bunu yumurta ve süt ürünleri ile telafi edebiliyorlar.
Bitkisel proteinler ve Omega-3 kaynakları için kinoa, chia, keten, kenevir gibi tohumları tüketmek sağlıklı kabul ediliyor. Ayrıca bunlar gluten içermediğinden, glutensiz diyetler için de baş tacı ediliyor. Lif, yağ, vitamin ve mineral değerlerinin yüksek olması ve tok tutma özellikleri ile bu tohumları beslenmeye ilave etmek, tercih nedeni oluyor.
Bu yıl için öngörülen favori besin nedir?
Önümüzdeki yıllar için tercihimi; ülkemizde de ekimine izin çıkan kenevirden yana kullanmak istiyorum. Çünkü kinoa ve chia’nın yanı sıra sağlıklı olduğu için birçok insan, yiyeceklerine kenevir tohumu eklemeye ilgi duymaya başladı. Geçtiğimiz birkaç yılda, kenevir tohumu bütün dünyada popülerlik kazanmış ve ana pazarlara girmeye başlamıştır. Bizim ülkemizde de kullanımı yaygınlaştıkça popüler olacağını düşünüyorum.

Bu tohumları, keten tohumu gibi kullanabilirsiniz. Kenevir tohumu; ayçiçeği veya susam gibi sert bir kabukludur. Proteinler, lifler ve Omega-3 yağ asitleri bakımından zengindir.
Hayvansal proteinlerin gerekliliği tartışılmaz ama beslenmenizde mutlaka bitkisel protein kaynaklarına da yer vermelisiniz.
Kenevir tohumu, yüksek protein içeriği ile özellikle vegan ve vejetaryen beslenenler için ideal bir besindir. Üstelik kenevir tohumlarında bulunan protein miktarı, chia tohumları ve keten tohumu gibi benzer gıdalardan çok daha fazladır. Tam bir protein kaynağı olarak kabul edilir, yani bütün temel amino asitleri sağlar. Fındık, tahıl ve baklagillerin aksine, bu bitki proteininin sindirimi çok kolaydır. 30 gram veya 2-3 çorba kaşığı kenevir tohumu yaklaşık 11 gram protein sağlar.
Yüksek miktarda E vitamini, B vitamini, fosfor, potasyum, sodyum, magnezyum, kükürt, kalsiyum, demir, çinko içerir.
Kenevir tohumu özellikle kalp sağlığı için yararları olan, “arginin” adı verilen amino asit bakımından zengindir.
Tohumlar, vücudumuzda yüksek miktarda nitrik oksit üreten bir amino asit olan arginin içerir. Nitrik oksit; kan damarlarımızın genişlemesini ve gevşemesini sağlar, kan basıncını düşürür ve kalp hastalığı riskini azaltır.
Omega-6/Omega-3 oranı ve GLA
Kenevir tohumu yağı içindeki Omega-6/Omega-3 oranı, insan sağlığı için en uygun olduğu düşünülen 3/1 oranına sahiptir. Ayrıca bünyesinde, iltihabı önlemede etkili GLA (Gama Linolenik Asit) bulunur. Vücut tarafından üretilemeyen bu asit, besinler ile vücuda alındığında antienflamatuar etkili prostaglandine dönüşür. Prostaglandin, vücuttaki tüm organları kontrol eder ve hormon benzeri bileşiklerin üretimini yapar. GLA; PMS (adet öncesi dönem) problemlerini, sıkıntı belirtilerini azaltmaya yardımcı olur. GLA saç, tırnak ve cilt sağlığını destekler, genel olarak enflamasyona yatkınlığı azaltır.
Çözünür lif kaynağı
Kabuklu kenevir tohumları; sindirime yardımcı olan, bağırsak florasını sağlıklı tutabilen ve kan şekeri seviyelerini dengeleyen bol miktarda çözünür lif kaynağıdır. Üstelik kenevir tohumlarında bulunan lifler, bağırsak sağlığını arttırmaya ve kan şekeri seviyelerini stabilize etmeye yardımcı olabilir.
Birçok insanın merak ettiği soru; kenevirin esrar ile bağlantısı olup olmadığı yönündedir. Kenevir tohumu ve THC’nin sorunu nedir?
Kenevir doğal olarak çok az THC içerdiğinden, dünyanın çoğu yerinde yasaldır. Evet, kenevirin; yüksek düzeyde psikoaktif madde THC (tetrahidrokanabinol) içerdiği için yetiştirilen esrar bitkisinin yakın bir akrabası olduğu doğrudur. Esrar ve kenevir aynı aileden geliyor olabilir. Ancak ikisi arasında biyolojik yapısı nedeniyle büyük farklılıkları vardır. Kenevir tohumu esrar bitkisinden değil, çok az miktarda (%0,3 veya daha az) THC içeren kenevir bitkisinden yetiştirilir. Bitkinin yemek için kullanılan tek kısmı tohumlarıdır. Kenevir tohumları THC içermez, sadece bitkinin yaprakları bu kimyasal maddeyi tutar.